Top Local Places

Vechta Sultanahmed Camii

Romberg Straße 10, Vechta, Germany
Organization

Description

ad

Ditip-Islamischer Kultur-Verein.

RECENT FACEBOOK POSTS

facebook.com

HAFTANIN HUTBESI İslam’da Kadın (10.03.2017) Kıymetli Mü’minler! Yüce Allah, kâinatın en şerefli varlığı olan insanı, tek bir özden yaratmıştır. İnsan olma onur ve sorumluluğunu hem kadına hem de erkeğe yüklemiştir. Sahip oldukları bu sorumluluk ve değer açısından kadın ve erkek, Rabbimiz nezdinde aynıdır, eşittir. Nitekim Yüce Rabbimiz: “Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi bir iş yaparsa, elbette ona güzel bir hayat yaşatacağız ve onları yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandıracağız.” buyurmaktadır. Dolayısıyla kadınıyla erkeğiyle bütün insanlar, Allah’ın kuludur. Önemli olan bu kulluğun farkında olmak, karşılıklı görev ve sorumluluk bilinciyle hayatı yaşamaktır. Peygamberimiz de “Kadın ve erkek bir bütünü tamamlayan iki eşit parçadır.” sözüyle kadın ve erkeğin biri olmadan diğerinin eksik kalacağını ortaya koymuştur. Bu itibarla kadın ve erkek, sağlıklı ve huzurlu bir toplumu birlikte inşa eden, birbirlerini koruyan ve birbirlerini tamamlayan iki ayrı değerdir. Değerli Kardeşlerim! Peygamberimiz (s.a.s), kadının toplum içinde saygın bir yere sahip olması için bugün bile gıpta ile karşılanacak gayretler göstermiştir. Öyle ki İslam öncesi ve kendi yaşadığı dönemin kadına yönelik bütün acımasızlığına rağmen O, her daim kadının onurunu korumuş, kadına karşı yanlış davrananları sert bir dille uyarmıştır. Peygamberimizin hayatı, kadınlarla ilgili şefkat, merhamet, nezaket ve anlayış örnekleriyle doludur. Peygamberimiz, vahye muhatap olmanın heyecan ve ağırlığını ilk olarak sadakât timsali eşi Hatice annemiz ile paylaşmıştır. Sütannesi Halime’ye derin hürmet göstermiş, kızı Fatıma’yı sevgi ve şefkatle büyütmüştür. “Sizin en hayırlılarınız hanımlarına karşı en iyi davrananınızdır” buyuran Efendimiz, hem birey hem evlat, hem de eş, olarak bir kadına nasıl davranılması gerektiği hususunda bize en güzel örnek olmuştur. Aziz Mü’minler! Yüce Kitabımızda Allah’ın övgüsüne mazhar olmuş kadınlardan örnekler vardır. Yaratılışın kendisinde tezahür ettiği annemiz Hz. Havvâ, iman ve cesaretin zirveye ulaştığı Hz. Asiye, hayâ ve iffet örneği Hz. Meryem, sadakât ve teslimiyetin anlam bulduğu Hz. Hacer, namus ve haysiyeti Rabbimiz tarafından tescillenen Hz. Âişe validemiz bu yüce şahsiyetlerden sadece birkaçıdır. Kıymetli Kardeşlerim! Ne hazindir ki günümüzde hemen her coğrafyada kadın şiddet ve haksızlıklara maruz kalmaktadır. Kadının saygınlığını hiçe sayan bu çirkin davranışlar cehalet, merhametsizlik, vicdanî ve insani değerlerden yoksunluk gibi etkenlerden kaynaklanmaktadır. Dinimiz İslam bu tür davranışları asla kabul etmez. Unutmayalım ki yüce dinimiz İslam ve Peygamber Efendimiz (s.a.s) kadınlara güzel davranmayı imanın kemali için gerekli görmüştür. DİTİB Hutbe Komisyonu

facebook.com

Timeline Photos

Timeline Photos
facebook.com

HAFTANIN HUTBESI Dini Hayatımızı Hurafelerden Arındıralım (03.03.2017) Değerli Müminler! İnsan, "Allah'a kulluk" ile sorumlu tutulmuş bir varlıktır. Bu sorumluluğu yerine getirebilmesi için insana akıl verilmiştir. İlk insan Adem (a.s.)'den itibaren peygamber ve kutsal kitaplarla kendisine rehberlik edilmiştir. Ancak zamanla peygamberlerin tebliğ ettiği dinî esaslardan uzaklaşılmış ve dinin özüne uygun olmayan yanlış inanç ve hurafeler dine sokulmuştur. Hurafe, dinin özünde olmayan, bir takım yollarla sonradan dine sokulan ve toplumda dini inanç ve ibadet gibi kabul gören söz ve davranışlardır. Muhterem Müslümanlar! Dinimiz İslam, fal, kehanet, büyü ve uğursuzluk gibi her türlü hurafeyi inanç zafiyeti kabul eder. Bunlardan Müslümanların uzak durmasını tavsiye eder. Bizim dinimiz tevhid dinidir. Bizim bir kitabımız vardır. Peygamber efendimizin sünneti ve örnekliği vardır. Bunlar bizim dinimizin özüdür, kaynağıdır. Bu iki ölçüye uymayan, akıl ve mantık ilkeleriyle bağdaşmayan, aynı zamanda dinin özüne ters düşen ve dine sonradan sokulmuş her türlü yanlış inanç, söz ve uygulamadan uzak durmamız gerekir. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de: “İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip O’nun yolundan ayırır...”1 buyurulduğu üzere dinimizin emirleri ve yasakları bellidir. Bize düşen de dini hayatımızı bu esaslara göre yaşamaktır. Değerli Kardeşlerim! Yanlış inanç ve hurafeler dini hayatımıza zarar verir. Bunlar, kişide inanç boşluğuna, dini hayatın zayıflamasına, bu yanlış inanç ve hurafelerin zamanla dini bir görevmiş gibi kabul edilmesine, dolayısıyla dinin tahrifine, hayalciliğe ve aklı kullanmaktan uzaklaşmaya, ekonomik ve duygusal açıdan insanların sömürülmesine, bazı insanların haksız kazanç sağlamasına, iyi niyetli insanların kötü niyetli kişiler tarafından istismar edilmesine, din istismarına, kişilerin geleceği ve gaybı öğrenme hususundaki zaaflarının kötüye kullanılmasına sebep olur. O halde Aziz Müminler! Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde okumaya, bilgiye, akla, düşünmeye ve araştırmaya son derece önem verilmektedir. Yanlış inanç ve hurafelerden korunabilmenin en güvenli yolu Kur’an ve sünneti ölçü edinmektir. İlk emri ‘oku’ ile başlayan dinimizin bu emri gereği Kur’an ve sünneti iyi öğrenmeli ve ona göre dinimizi yaşamalıyız. Kur’an ve sünnete uymayan ve dini hayatımıza zarar veren yanlış inanç ve hurafelerden sakınmalıyız. İnsanların iyi niyetlerini suiistimal ederek hurafeler üzerinden menfaat sağlamak isteyen istismarcılara da fırsat vermemeliyiz

facebook.com

Timeline Photos

Seminere davetlisiniz.

Timeline Photos
facebook.com

HAFTANIN HUTBESI İslam’da Birlikte Yaşama ve Hoşgörü (24 Şubat 2017) Aziz Mü’minler! Hoşgörü, İslam ahlakının özüdür. Hoşgörü; hiç kimseyi ayıplamamak, kırıcı ve aşağılayıcı olmamak, affedici olmak, farklı inanç ve görüşleri hoşgörü ile karşılamak demektir. İnsanlar arasında sevgiyi çoğaltan, kin ve nefreti ortadan kaldıran hoşgörü erdeminin en güzel örnekleri, Kur'an'da, “yüce bir ahlâk üzere olduğundan”1 övgüyle bahsedilen Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in hayatında görülmektedir. Kendisine Sevgili Peygamberimizin ahlâkı sorulan Hz. Aişe (r.anha) O’nu şöyle anlatmıştır: “O, çirkin söz ve davranışlarda bulunmaz, çarşı pazarda insanlarla münakaşaya girmez, kötülüğe kötülükle karşılık vermez, bilakis bağışlayıcı ve hoşgörülü davranırdı.” Değerli Mü’minler! Hoşgörü ortamının oluşması için insanların birbirini sevmesi gerekir. Çünkü hoşgörüyü besleyen sevgidir. Sevginin olduğu yerde hoşgörü, sevgisizliğin olduğu yerde ise tahammülsüzlük vardır. Bu prensip Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) tarafından, “Hoş gör ki, hoş görülesin.”3 şeklinde özetlenmiştir. Aksi hâlde kendimize yapılmasını istemediğimiz davranışları başkalarına yaparak insanlardan hoşgörü bekleyemeyiz. Çünkü tek taraflı olarak hoşgörü beklemek, bu erdemi suistimal etmek ve bencilce davranmak demektir. Kıymetli Mü’minler! İslam’ın hoşgörü anlayışı, sadece Müslümanları değil, bütün insanları kucaklayacak genişliktedir. Çünkü inanç ve ibadet özgürlüğü insanların vazgeçilmez temel haklarındandır. Bu haklara saygı göstermek herkesin görevidir. Hoşgörü, kişinin her türlü haksızlığa ötekileştirme ve ayrımcılığa boyun eğmesi ve rıza göstermesi değildir. Bilakis farklı düşüncelere, farklı kimliklere ve farklı inançlara anlayış ve saygıyla bakabilme; bu farklılıklarla birlikte bir arada huzur içinde yaşama gayreti ve kararlılığı göstermektir. Çünkü mukaddes Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de; “Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır.”4 buyurulduğu gibi insanların farklı dil ve renklerde yaratılmaları Allah'ın ayetlerindendir. Kıymetli Kardeşlerim! Hoşgörü, huzurlu bir toplum hayatının vazgeçilmez unsurlarından biridir. Aynı toplum içinde yaşayan insanların birbirlerine karşı her zaman sevgi, saygı, hoşgörü ve müsamaha prensibine göre hareket etmeleri önemlidir. Bu nedenle İslâm'ın en güzel erdemlerinden biri olan hoşgörüye; ailede, mahallede, sokakta, okulda, sosyal medyada ve işyerinde kısaca insanlarla iletişim kurulan her ortamda ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç, özellikle sosyal medya dilinde kendini daha çok hissettirmektedir. Çünkü sosyal medya yoluyla bilinçsizce yapılan paylaşımlar hoşgörü ortamına zarar vermektedir. Buna herkesin dikkat etmesi önemlidir. Yunus Emre'nin “Yaratılanı hoş gör, Yaratan'dan ötürü” sözü davranışlarımızın temel ilkesi olması temennisiyle Cumanızı tebrik eder, amellerimizin makbul olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederim. DİTİB Hutbe Komisyonu

facebook.com

Photos from Vechta Sultanahmed Camii's post

Hafta sonu derslerimize duzenli katilan ogrencilerimizi madalya ile odullendirdik.

Photos from Vechta Sultanahmed Camii's post
facebook.com

HAFTANIN HUTBESI Haydi Namaza! Geç Kalma Genç Gel! (17 Şubat 2017) Aziz Mü’minler, Sevgili Gençler! Ömür insana verilmiş en büyük sermayedir. Ömrün en bereketli yılları ise gençlik dönemidir. Normal hayatımızda başarılı olmak için gençlik döneminin iyi değerlendirilmesinin önemli olduğu gibi, ahiret saadetini elde edebilmek için de gençlik döneminin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için Rabbimize karşı görevlerimizi yapmamız, özellikle de namazlarımızı eda etmemiz son derece önemlidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in kıyamet günü arşın gölgesinde bulunacaklar arasında Rabbine ibadet ederek yetişen gençleri de saymış olması, gençlikte yapılan ibadetlerin değerine ve önemine işaret etmektedir. Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda ise; Hz. Lokman’ın, “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl.”, Hz. İbrahim’in, “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat.”, Hz. Zekeriya’nın “Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet” şeklindeki dua ve talepleri namaz ibadetini yerine getiren bir gençliğin önemini ortaya koymaktadır. Kıymetli Mü’minler, Sevgili Gençler! Namaz ibadeti dinimiz İslam’ın beş şartından biridir. Genç yaşlı, kadın erkek bütün Müslümanlar, namazlarını eda etmekle yükümlüdür.Çünkü namaz, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in; “Dinin başı İslâm, direği ise namazdır” hadisinde ifade edildiği üzere dinimiz İslam’ın özüdür. Cennetin anahtarıdır. Kıymetli Kardeşlerim, Sevgili Gençler! Namazın birçok faydaları vardır. En başta namaz Rabbimize karşı hissettiğimiz saygımızı, teslimiyetimizi, itaatimizi ve teşekkürümüzü ifade eder. Namaz, mü'min olmanın işaretidir. Namaz, insanı Allah'a yakınlaştırır. Namaz, sorumluluk bilincini geliştirir. Namaz, tembellikten korur ve disiplinli olmayı sağlar. Namaz, şeytanın ve nefsin aldatmalarına karşı bizi uyanık tutar. Günah ve kötülüklerden korur. Cemaatle kılınan namazlar ise; birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunu geliştirir. Değerli Mü’minler, Sevgili Gençler! Bugünün işini yarına bırakmak nasıl doğru değil ise Rabbimize karşı sorumlu olduğumuz ibadetleri de, “henüz yaşım genç, ileride yaparım” diye ertelemek doğru değildir. Her yaşın ayrı bir güzelliği, ayrı bir sorumluluğu vardır. Ömür bize verilmiş bir emanettir, bir sermayedir. Günler, haftalar, aylar ve yıllar su gibi akıp gitmektedir. Hal böyleyken ne kadar yaşayacağımız bizim elimizde ve bilgimiz dâhilinde değildir. Bize düşen bugünümüzü değerlendirmek, ömrümüzü namaz ile bereketlendirmek ve camilerin manevi atmosferinden istifade etmektir. Allah’ım! Bize ibadeti sevdir. Bizi ve aile fertlerimizi namazı hakkıyla eda edenlerden eyle! “Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir topluluk çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbelerimizi kabul eyle.”6 Allah’ım! Namazlarımızı bizler için her türlü kötülük ve günahlardan arınma vesilesi eyle! Âmin. DİTİB Hutbe Komisyonu

facebook.com

Timeline Photos

Ditib kampi icin acele edelim.

Timeline Photos
facebook.com

HAFTANIN HUTBESI Neslin Korunması ve İffet (10.02.2017) Değerli Müslümanlar! Dinimiz İslâm, zararları ve olumsuz etkileri saymakla bitmeyen zina vb. gayr-ı meşru ilişkileri yasaklamıştır. Huzurlu bir hayat ve huzurlu bir toplum için cinsel ihtiyaç, istek ve arzuların giderilme yolunun meşru evlilik olduğunu bildirmiştir. İnsanın maddî ve mânevî bütün ihtiyaçlarının makul ve dengeli bir şekilde karşılanması gerekir. Bu nedenle İslâm, belli esaslar koymak suretiyle hem cinsel hayatı korumayı hedeflemiş, hem de olumsuz davranış ve aşırılıkları önlemeyi amaç edinmiştir. Değerli kardeşlerim! Zinayı çirkin bir iş, kötü bir yol olarak tanımlayan Yüce Allah, “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.”1 buyurarak bu günahın işlenmesi bir tarafa, ona yaklaşılmasını dahi yasaklamıştır. Peygamberimiz (s.a.s) de zinaya giden yolları kapatmak için, “Sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin. Çünkü evlenmek, gözü haramdan çevirmek ve iffeti korumak için en iyi yoldur.”2 buyurmuştur. Kıymetli kardeşlerim! Dinimiz meşru cinsel yaşamın sınırlarını belirlemiştir. Günaha düşülmemesi için gerekli tedbirleri de almış ve zinaya götüren yolları önlemeye önem vermiştir. Diğer taraftan hayâ, iffet ve edepli olmak ise teşvik edilmiştir. Allah Teâlâ, inanan erkeklerden ve kadınlardan gözlerini haramdan sakınmalarını ve iffetli olmalarını istemiş,3 kulak, göz ve kalbin dahi sorumlu tutulacağını haber vermiştir.4 Kötülüğün açığından da gizlisinden de uzak durulması tavsiye edilmiştir.5 Müslümanlardan her zaman iffetli olmalarını isteyen Allah Resûlü de, iffetli davranış sergileyenleri övmüş ve onları Allah’ın rızasına erişmekle müjdelemiştir. İffetli kimselerin cennete girecek ilk üç grup arasında yer alacaklarını bildirmiş,6 imkânı olduğu halde sadece Allah rızasını gözeterek zinaya yaklaşmayan kimselerin ayrıca mükâfatlandırılacaklarını müjdelemiştir. Zira Peygamberimizin haber verdiğine göre, hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah'ın kendi arşının gölgesine alacağı yedi sınıf insandan biri de, “Ben Allah'tan korkarım” diyerek zinaya yaklaşmayan kişiler olacaktır.7 Değerli kardeşlerim! Ailemizi, yavrularımızı, gençlerimizi zina ve benzeri kötülüklerden koruyacak önlemleri almaya ve mahremiyet eğitimine ihtiyacımız var. Bu nedenle ailenin temelini oluşturan muhabbet, merhamet, sevgi, iffet ve hayâ gibi değerleri korumak, yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak hususunda hepimize düşen görevleri ve sorumlulukları yerine getirmeliyiz. Yüce Rabbim, bizleri bu sorumluluklarının bilincinde olan kullarından eylesin. DİTİB Hutbe Komisyonu

facebook.com

Timeline Photos

Timeline Photos
facebook.com

HAFTANIN HUTBESI Aşırılıktan Uzak Durmak Orta Yolu Tutmak (03.02.2017) Değerli Mü’minler! Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Böylece sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de sizlere bir şahit (ve örnek) olsun diye orta bir ümmet yaptık." Okuduğum hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Dinde aşırı gitmekten sakının, sizden öncekiler aşırılıkları yüzünden helak oldular.” Aziz Müminler! Okuduğum ayet-i kerime ve hadis-i şerif; bizlere önemli bir sorumluluk yüklemektedir. Bu daha hayırlı, daha adil, daha dengeli ve istikamet üzere olma anlamına gelen “vasat ümmet” olma sorumluluğudur. “Vasat Ümmet”; "ifrat ve tefritten" yani aşırılıktan uzak durarak, inancında, ahlakında, her türlü tutum ve davranışında doğruluk, dürüstlük ve adalet çizgisinde kalmayı başaran, dengeli, sağduyulu, ölçülü ve uyumlu toplum demektir. Vasat olmanın zıddı ifrat ve tefrit üzere olmaktır. İfrat, bir işi gereğinden fazla yapmak, tefrit ise bir işi gereğinden daha az yapmak anlamına gelmektedir. Her iki durum da makul olmayan, dinimizce hoş karşılanmayan davranış biçimidir. Kıymetli Kardeşlerim! Yüce Dinimiz İslam; yeme, içme, giyim, kuşam, ibadet gibi dinî ve dünyevî her konuda aşırılıktan uzak durarak, orta yol üzere olmayı tavsiye etmistir. Harcamalarımızda aşırıya gidip israfa sebebiyet veremeyeceğimiz gibi, cimrilik edip Allah yolunda infakta bulunmaktan da geri duramayız. Rabbimiz, Furkan Suresi’nde takva sahibi insanların özelliklerinden bahsederken “Onlar infak ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar”3 ifadesi ile bu önemli hususa dikkatlerimizi çekmiştir. Aynı şekilde söz ve davranışlarımızda da aşırılıktan uzak durmalı, sonradan pişman olacağımız bir tavır içerisinde olmamalıyız. Her konuda bizim için üsve-i hasene, yani en güzel örnek olan Allah Resulü (s.a.s) hem dini hem de dünyevi işlerinde ideal bir denge içerisinde hayatını sürdürmüştür. O, bir sözünde; “Orta yolu tutunuz, amellerinizi mükemmelleştirmeye ve Allah´a yakın olmaya gayret ediniz.”4 tavsiyesiyle bizlere ifrat ve tefritten uzak, itidal üzere yaşamamız gerektiğini öğretmiştir. Kıymetli Kardeşlerim! Uzun vadede mutlu ve huzurlu bir hayat, ifrat ve tefrit gibi iki aşırı uç noktayla değil, orta yol dediğimiz itidal üzere yaşamakla mümkündür. Onun için Müslümanlar olarak bize yakışan, söz ve davranışlarımızda, ibadet hayatımızda, haddi aşmaktan, taşkınlık yapmaktan uzak durup, itidal üzere yaşama gayreti içerisinde olmaktır. Cumanız mübarek, dua ve ibadetleriniz makbul olsun.

facebook.com

HAFTANIN HUTBESI Hz. Lokman (as) ve Öğütleri ( 27.01.2017 ) Kıymetli Mü’minler! Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim, evlatlarımızı ʺdünya hayatının süsüʺ olarak tarif etmektedir. Üzerlerine şefkat kanatlarını gerdiğimiz, kötülükten sakındığımız, gülüşleri neşemiz, gözyaşları hüznümüz olan evlatlarımız, anne-babalar olarak Rabbimizin bizlere bahşettiği en değerli emanetlerdir. Hz. Peygamber’in (s.a.s) ʺ…himayeniz altındakilerden me’sulsünüz.ʺ1 uyarısı, hayata ve sahip olduğu nimetlere emanet nazarıyla bakan biz mü’minlere evlatlarımıza yönelik önemli sorumluluklarımızı hatırlatmaktadır. Bu nedenle okul çağına kadar temel karakteri anne-babanın elinde ve örnekliğinde şekillenen yavrularımıza iyi rehberlik etmek ve güzel örnek olmak çok önemlidir. Aziz Mü’minler! Müminler için bir öğüt olan Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim bizlere, kendisine hikmet; yani ʺderin bilgi ve anlayış yeteneği bahşedilen2 Hz. Lokman (a.s)’ı daha çok, oğluna verdiği nasihatleri ile tanıtmaktadır. Hz. Lokman bir baba şefkatiyle ilk ders olarak evladına ʺtevhidʺ inancını öğreterek, Allah’a ortak koşmamasını öğütler.3 Zira her şeyi yoktan var eden ve yeryüzünü nimetlerle donatan Allah’a şirk koşmak büyük bir haksızlıktır. Hz. Lokman, ikinci olarak, kendisini dünyaya getiren ve en muhtaç anında kendisine kol kanat geren anne-babasına karşı minnet duygusu içinde olmasını, Allah’ın yasakladığı işler hariç onlara daima iyilikle muamele etmesi gerektiğini hatırlatır.4 Ve devamla öğütlerini şöyle sürdürür: “Yavrucuğum! Yaptığın iş, bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu senin karşına getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.”5 “Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. İşte bunlar, kararlılık gösterilmesi gereken önemli işlerdir.”6 “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.”7 Kıymetli Kardeşlerim! Kur’an-ı Kerim’in bildirdiği Hz. Lokman’ın öğütleri, biz Müslümanlara yol gösterici olması bakımından önemlidir. Öyleyse geliniz! Bu öğütleri tekrar tekrar okuyalım. Burada geçen nasihatleri önce kendimiz yaşayalım. Sonra da çocuklarımızı bu ilkeler doğrultusunda yetiştirme gayreti içinde olalım. Unutmayalım ki, bu dünya hayatında çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras sadece güzel ahlaktır. Rabbim hepimize hayırlı evlatlar nasip eylesin.

facebook.com

Quiz

NEAR Vechta Sultanahmed Camii